Bağlar’da katılımcı, şeffaf ve dayanışmacı bir yerel yönetim anlayışı gelişiyor.
Günümüz dünyasında demokratik yönetim biçimleri, yalnızca temsil mekanizmalarıyla değil; halkın doğrudan katılımıyla güçleniyor.
Toplumların değişen ihtiyaçları, artan kentleşme ve çeşitlenen talepler, yerel yönetimlerin de yeni katılım biçimlerine yönelmesini zorunlu kılıyor.
Bu yaklaşım, kenti yalnızca yönetenlerle değil, tüm yurttaşlarıyla birlikte düşünen bir yönetim kültürünü inşa etmeyi hedefliyor.

Bu anlayış doğrultusunda, belediyemiz  demokratik yerel yönetim ilkelerine dayalı katılımcı bir süreci hayata geçirdi. Belediyemiz bünyesinde Türkiye’de resmiyet anlamında bir ilk olan  Katılımcı Bütçe birimi kuruldu. 
Amaç, halkla belediye arasındaki köprüyü yeniden ve daha güçlü kurmak, karar alma süreçlerini ortak akılla şekillendirmektir.
Süreç; eğitimlerle, saha ekipleriyle ve mahalle temsilcileriyle birlikte planlandı.
Her buluşma öncesinde üç günlük saha çalışmaları yürütüldü ve halkın gündelik yaşamında karşılaştığı sorunlar doğrudan kendisinden dinlendi.
Pilot olarak belirlenen Bağcılar ve Kaynartepe mahallelerinde dört aşamalı halk buluşmaları gerçekleştirildi.
Bu buluşmalarda yurttaşlar önerilerini sundu, tartıştı ve öncelikli projeleri belirledi.
Bir haftalık oylama süreci sonunda her mahallede üç proje seçilerek 2026 yılı belediye bütçesine dahil edildi. Planlama ve inşa süreci de bu anlayış ile mahalle   gönüllülerinden oluşan komisyonlar aracılığı ile yürütülmektedir. 

Bu süreç, dünyada Porto Alegre modeliyle başlayan katılımcı bütçe deneyiminden esinlenmiş, ancak Bağlar’ın yerel gerçekliği ve demokratik kültürüyle harmanlanarak demokratik yerel yönetimler perspektifi ile yeniden inşa edilmiştir.
Ortaya çıkan model, artık yalnızca bir bütçe yöntemi değil; Bağlar Modeli Katılımcı Bütçe adını taşıyan bir yerel demokrasi pratiğidir.

Bizi diğer yerel yönetim anlayışlarından ayıran en temel fark, kararların bina içinde değil halkla birlikte alınması ve uygulanmasıdır.
Bu modelde belediye yalnızca bir yönetim kurumu değil, kolaylaştırıcı bir yapıdır.
Kentin tüm örgütlü yapıları –meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, kadın örgütleri ve gönüllüler– bu sürecin paydaşıdır.
Herkesin sürece katılabileceği yüz yüze buluşmaların yanı sıra dijital platformlar aracılığıyla da halkın sesi doğrudan duyulmaktadır.

Kadınlar, gençler, çocuklar, yaşlılar ve tüm yurttaşlar bu modelin asli bileşenleridir.
Katılım yalnızca bir hak değil, aynı zamanda kentin geleceğini birlikte inşa etmenin bir yoludur.
Halk bu sürecin bir parçası olduğunda, belediye çalışmaları sadece birer teknik faaliyet olmaktan çıkar; yaşamın doğal bir parçasına dönüşür.
İnsanlar fikirlerini ifade edebilmenin, sonuçlarını görebilmenin ve süreci denetleyebilmenin verdiği güvenle aidiyet ve değer duygusunu yeniden kazanır.

Bu sürecin temel yaklaşımı; tüm kentin örgütlü yapıları, yurttaşları ve kurumlarıyla birlikte dayanışma içinde hareket eden, katılımcı, şeffaf ve dönüştürücü bir yerel yönetim pratiği geliştirmektir.
Yürütülen her faaliyet, bir yönetim işlemi değil; halkın iradesiyle kurulan ortak bir dayanışma deneyimidir.

“Senin kentin, senin bütçen, senin kararın.”